0

4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ & DUYGUSAL ALANDA YAŞANACAKLAR VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER..

Yeni eğitim sistemi hakkında çok görüşler bildirildi ve açıklamalar halen devam ediyor. Bu sistem çocukların eğitim sistemine erken alınmaları açısından önemli ve güzel bir uygulama..


Sistem, ailelerin çocuk eğitimi ile ilgili birçok eksiklerini tamamlamayı hedef almaktadır.

Çocukların kreş, yuva, anaokulu gibi erken çocukluk eğitim kurumlarının devamında ilköğretim 1. Sınıfa başlamaları önem arzetmektedir. Bu hizmetlerden yararlanma şimdilik istenen ve beklenen seviyeye ulaşmamıştır.

Ancak, 60-66 ay çocukları için geçerli olması gereken açıklamalar ve görüşmeler eskiden olduğu gibi 60-72 aylık çocuklar üzerinden yapılmakta. Arada 6 ay gibi belki çok önemsenmeyen bir zaman dilimi vardır. Ancak, yaş gurubunun küçük olması, gelişimde ve eğitimde çok önemli hale gelmektedir.

Bunu şu örnekle açıklayabiliriz. Kelebeklerin ömrü bir gün. Onlar için dakikalar büyük bir süreç oluyorsa, insan yavrusununda gelişim süreçleri içinde hele ki yaş küçük olunca aylar çok önem kazanıyor. Yine bebeklik dönemi içinde hızlı bir gelişim süreci yaşanıyor. Bebek doğduğundan itibaren başını kaldırabilme, boynunu tutabilme, bedenini yattığı yerde çevirebilme derken 5 ayın içinde oturabilir duruma geliyor. Eliyle reflekslerinin dışında tutma ve kavrama olayını gerçekleştirebildikten 5-6 ay kadar sonra atma ve fırlatma olaylarını gerçekleştirebilir bir gelişim gösteriyor. Bakıyorsunuz ki 10 aylık bir gelişim sürecinde başını tıtamayan bebek emeklemeyide geçip, ilk adımlarını atabilir duruma geliyor. İnsan yaşamı içinde gelişimin hızlı olduğu dönemler vardır. 60-66 ay dönemide bu dönemlerin içindedir. 40-50 yaş on yıllık bir dönem olsada gelişim açısından fazlaca bir önemi olmamaktadır.

4+4+4 eğitim sistemi içinde çocukların en fazla güçlük yaşayacağı alan duygusal gelişim alanı olacak. Çok fazla hissedilmesi belki çevre tarafından pek beklenmeyecek, ya da aksaklıklar hemen kendini belli etmeyecek olabilir.

Duygusal alanda çocuğun yaşayacağı güçlükler kekemelik, altını ıslatma, içe kapanma, ağlama krizleri, okul fobisi, karın ağrısı, peklik gibi kendini belli eden sorunlar yaşanabilir. Belki önlem alma yada uzmanlardan destek almaya yönlendirebilir, anne ve babaları…

Önemli olan, zaman içinde çocukta geri dönüşü zor, kişiliğin geliştiği ve oturduğu dönem olan okulöncesi dönemde güzel izler bırakmaktır. Çocuklar, güzel izlerle, duygusal tatminle yetişkinlik dönemine hazırlanmalıdır.

Bugün yetişkinler, çok iyi mesleklere sahip olsalarda, maddi kaygıları olmayan bir yaşantı sürdürselerde psikolojik yönden yeterli olmamalarının, sorun yaşayıp, çevrelerinede büyük sorunlar yaşatmalarının temelinde ÇOCUKLUK dönemi yatmaktadır. Deyim yerindeyse çekmeye ve çektirmeye devam etmektedirler…

Çocukların kendilerini ifade etmeleri aile ve çevre çok iyi bir duygusal ortam sağlarsa mümkün olmaktadır. Yaş gurubu olarak öğretmenin ve ailenin daha özel dikkat vermesi gerekmektedir. Çok kişi içinde kaybolup gitmeden, farklı ve baskın olan çocukların içinde, kendini ifade etmekte sorun yaşamayacak şekilde ilgilenilmesini gerektirmektedir. Sakin ve aile içinde mücadeleci olarak yetiştirilmemiş çocuklar duygusal olarak zarar görecek, içlerine kapanacaklardır. 

Özgüvenin gelişimi ile kendini ifade etme birbirleri ile çok ilişkili kavramlardır. Çocuk, özgüveni gelişmişse kendini güzel ifade edebilir. Tabii ki çocuğu duygusal olarak yorumlamakta burada önemlidir. Çocuklar kendilerini sadece sözel olarak ifade etmezler, resimleriyle, davranışlarıyla, bedensel rahatsızlıklarıyla, beden dilinin kullanımıyla, şarkılarıyla, bakışlarıyla, duruşlarıyla ifade edebilirler. 

Duygusal olarak çocuğun ifadelerinden anlayacak, az kişili, okulöncesi yaş yeterli eğitim ve deneyim sahibi öğretmenli sınıflar, aydınlatılmış ve aydınlatılmaya devam edilen ailelerle ve okul-aile iletişimi sağlam kurulmuş ebeveynlerle çözüm olma olasılığı mümkün olabilir. Fiziksel ortama burada değinmek istemiyorum.

60-66 ay çocuklarından sınıfta beklenti, kendini sözel olarak ifade etmek olacaktır. Öğretmeni ve arkadaşları çocuğu bu şekilde anlamaya çalışacaktır. Yukarıda saydığımız hususlara genel ortam içinde çok önem verilmeyecektir.
Her yaş için çok önemli olan özgüven gelişimi olumsuz etkilenecek, duygusal olarak ezilen çocuk sayısı fazla olacaktır. Çünkü, erken çocukluk eğitim kurumlarında öğretmen denetiminde ve özgüven gelişimine önem verilerek yapılan eğitim dışında bir ortam olacak, çocuklar teneffüslerde nöbetçi öğretmenler ve yöneticiler olsada; normal bir ilköğretim 1. Sınıf öğrencisi olarak görülecekler ve beklenti bu düzeyde olacaktır.

Bazı çocuklarda ise, ezdikleri çocuklarla daha bir güven kazanıp, çeteleşmeye giden tavırlar gözlenebilecektir. Aradaki dengenin kurulabilmesi için, alanda eğitimli anaokulu öğretmeni ön plana çıkmaktadır.

Bu sistem 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında başlayacağına göre, aileler olarak çocuklarımızı iyi gözleyip, onlardan gelecek sinyallere karşı uyanık olmalıyız ve bu hassas dönemde geri dönüşü imkansız ya da çok zor durumlar yaşamamak ve yaşatmamak için pedagoglardan destek almalıyız.
2012-2013 eğitim ve öğretim yılı herkese hayırlı ve uğurlu olsun …

ÖZNUR SİMAV-PEDAGOG
BİLİRKİŞİ- EĞİTİM UZMANI- ÖĞRENCİ KOÇU- AİLE DANIŞMANI

0

SİZDEN GELENLER

Çoçuğumuz 5.5 yaşında bizim hiç bir dediğimizi yapmıyor. yemek yediremiyoruz.alışverişe gidemiyoruz.her yapma dediğimiz herşeyi yapıyor ama yap dediğimiz hiç bir şeyi yapmıyor.yemek yediremiyoruz.ve yaşıtlarına göre gelişimi iyi değil.boyu 105cm kilosu 17 su an ana sınıfına gitmekte ama hala ders yapmıyor sevmiyor.kardeşi olacak kardeşini istemiyor bize bu konuda yardımcı olursanız cok seviniriz.

Merhabalar,

Öncelikle çocuğunuzun anaokulunda ders yapması gibi ifadenizden yanlış algılandığını düşündüm. Çocuğunuzun gelişimini ve psikolojik sorunlarını düzenlemeden fazla birşey bekleyip, çocuğunuzu bıktırmayın. Gelişim açısından uyku ve yemek problemlerini halletmeden boy ve kilosunu artıramazsınız. Günlük hayatı tam bir şekilde düzenlenmeden iştahı olmayacaktır. Hepsi birbirine bağlı. Öncelikle iyi bir uyku almasını sağlamalısınız. Sinirli olması bundan olabilir. Temel ihtiyaçlarını iyi bir şekilde düzenledikten sonra ondan beklentileriniz olabilir. Yani yap deyince yapabilir 🙂 çocuğunuzla zıtlaşmayın. Ancak, her istediğini de ağlayınca, bağırınca yapmayın. Yapacaksanız baştan yapın. Yapılmayacak şeyse ağlayınca da yapmayın. Çocuğunuzla önceden konuşun. Şimdilik bunları yapmaya çalışın.Gelişmelerden beni haberdar edin. Konu çok kapsamlı olduğu için ancak uzaktan bunu söyleyebilirim. Uykusunu alınca beslenmesini de etkiler. Mutlaka öğünlere dikkat edin. Aralarda abur cubur vermeyin. Çikolata vb. yemekten sonra biraz verebilirsiniz. Sabah kahvaltısını ihmal etmeyin. Takıldığınız yerde mesaj atabilirsiniz.

Hoşçakalın, mutlu günler dilerim.

ÖZNUR SİMAV-PEDAGOG

0

hayal gücünü geliştiren resim

Hayal gücü, herşeyi dünyada olduğu şekliyle görmek değildir. Zaten herşey olması gerektiği durumundadır. Fazlaca zihinsel faaliyet gerektirmez. Ancak tasarımcılar, çocuk resimlerine oldukça fazla önem verirler. Çünkü, çocuklar kalıplaşmış düşüncelere sahip değildir. Geliştirilen yeni makinalar, buluşlar, hep hayal gücünün önemini göstermez mi? Örneğin, AYA YOLCULUK…Belki çok eskiler, sadece aya bakarak, nedir? nasıldır? diyerek bu dünyayı terkettiler. Ancak, her şey sadece bir hayalden öteye gidemezken, sadece ay keşfedilmedi, diğer gezegenler hakkında da olabildiğince bilgi sahibi olduk.

Hayal, herkesin aklına gelmeyen şeyleri düşünmek ve belki de hayata geçirip, tasarlamak demektir. Çocuk beyni herşeyi zamanla algıladığı ve kavramlaştırdığı için hayal gücünün gelişimine son derece açıktır. Burada önemli olan ,dikkat edilecek olan konu yetişkinlerin ne kadar ilgilenip, desteklediğidir. Çocukları yaptıkları etkinliklerde, yüreklendirmek, farklı yapılan şekilleri, kullanılan renkleri eleştirmemek gerekir.  Ç ocukların ufkunu açacak  hayali resimlere de yer vermeli, hatta dil ve zihin gelişimini de destekleyerek, birlikte çalışılmalıdır. Ne düşündüğü, neden o şekilde yapmak istediği, yorumsuz ifadelerle , çocuğu sıkmadan sorulabilir. Çocuk, belki mor renkli bir elma yapabilir, tepki ile karşılanıp, elmanın mor olamayacağı söylenmemelidir. Nasılsa çocuk olması gerekeni öğrenecektir. Ancak, onun düşüncelerine ket vurmak, bilişsel faaliyetlerini engelleyip, girişimci ve özgüven duyguları taşıyan davranışlarını da olumsuza sürükleyecektir. Çocuklarda yaratıcı güç ve hayal gücü desteklenmeli ve uygun etkinlikler sunulmalıdır. Bu, yaratıcı dans, dramatize oyunlar, sanatsal etkinlikler, öykü tamamlama, müziğe uygun şarkı sözleri düşünmek, ya da müzik sözlerinden melodiye giderek te UYGULAMALAR ŞEKLİNDE OLABİLİR.

Ben sizler için örnek olabilecek bir çalışma hazırladım.” Neden böyle olmuş?, sen olsan nasıl yapardın? Sen de kendi düşündüklerini deneyebilirsin.” Ya da ”istersen ortak bir çalışma yapalım ”gibi ifadelerle, çocuk, anne ya da babasıyla; belki üçü birlikte çalışmalar yapabilirler. Değişik artık malzemelerden de yararlanabilirler. Kullanılacak zemin büyük olursa çocuk çalışmalarına tüm bedenini de katacak ve daha fazla zevk alarak çalışacaktır. Anaokullarında bu tür çalışmalara yeterince yer verilmeli, evde aile tarafından da desteklenmelidir.

0

TÜLİN ŞAHİN LE SAĞLIKLI YAŞAM YÜRÜYÜŞÜ

Tam dünkü günü yazayım derken, gününde olsun diye bugünü yazmak istedim. Bu gün UNO nun light ekmek tanıtımı vardı. Caddebostan Sahil de ..

Ben erken saatte ulaşmıştım, denizin güzelliğine ve coşkusuna bakarak, içime derin derin deniz havasını doldurarak yürüyüşümü yaptım. Uno takını başlangıç noktasına kurmuştu. Katılımcılara, şapka, su, katılımcı kartı verildi. Tülin Şahin hanımefendi geldi. Tüm pozitif enerjisi, içtenliği, mütevaziliği,yaptığı işten duyduğu mutluluk gözlerinden okunuyordu. Göz göze geldiğimizde o ışıltıyı gördüm, gözlerinde…Göz temasına çok önem veririm . Zaten vücut güzelliğini herkes biliyor, benim söylememe bile gerek yok. Ben görünmeyenle, ruh hali ile daha çok ilgilenirim. Tülin Şahin le kendimi aynı frekansta buldum. Ne alaka diyenler olabilir. Çünkü yaptıklarıyla topluma dönmekten, toplum için birşeyler yapmaktan zevk alan bir yapısı var. Mutlaka işin maddi yönü olacaktır; ancak, başka başka şeylerle belki daha da fazla kazanma imkanı var. Ben aynı şekilde OPET in de kampanyalarını beğenirim.Desteklemek isterim. Sayısı az sanırım, rastlamak zor oluyor.Temiz tuvalet kampanyası, örneğin…

Yürüyüşe başladık, sağıma, soluma baktığımda, tabii ki istatistiksel bir veri değil ama, genelde orta yaş hakimdi. Gençlerin neden katılmadığını merak ettim. Gecenin geç saatlerine kadar gece kulübü, cafe vb yerlerde zaman geçirip, uyanamamışlar mıydı? Ya da işin tembellik yanı mıydı?

Aynı şekilde çeşit çeşit anaokulları var. Onlarda bu organizasyonun içinde olabilirlerdi. Ağaç yaşken eğilmiyor mu? Onlarda ayrı kategoride öğretmenleri  ile pekala katılabilirlerdi. Artık sponsor kim olurdu, onu bilemem ama; anaokulu öğretmenlerine ek bir ücret ödeyerek… Hiç kimse yakından bilemez, anaokulu öğretmenliğinin ne kadar özveri istediğini, aileler evde tek çocukları ile yeteri kadar ilgilenemezken , onlar  ayrıca eğitim veriyorlar, sadece bakım değil… Çocukların bilişsel ,sosyal, psikomotor, fiziksel, duygusal, dil gelişimlerine mükemmel katkı sağlayacaktı. Gözlemlerime göre çocuklar, bulunmamaları gereken yerlerde bulunup; katılmaları onlara çok şey kazandıracak yerlerde bulunmuyorlar. Bu günkü organizasyon için böyle  oldu. Haftaya tekrar var. Bilmiyorum, hazırlıklar için yeterli bir süremidir? Artık eğitim ve öğretim dışarı açılarak, fırsat eğimi verilerek olmalıdır. Sosyal etkinlikleri görmeyen, yaşamayan çocuklar ileride ne yapabilirler? Kaç kişi yapabilir?

İşin bu kısmını geçelim, şahsen unonun çok tahıllı ekmeğini tüketirim, ara sıra da yine UNO nun diğer çeşitlerini tüketirim. Beyaz ekmek ise tüketmiyorum, belki bazen canım isterse…

Tempolu da olsa temposuz da olsa herkesin bir yürüyüş düzeyi olduğuna inanıyorum. Kimisi başlangıç düzeyindedir,yavaş yavaş açılır, kimisi de hergün spor yapan  TÜLİN ŞAHİN gibi fit tir. Nazar değmesini istemem, maşallah…

Yürüyüş 3km idi. Fenerbahçeye doğru gelirken bando ile karşılandık.  Organizasyon,çok güzeldi; en baştan, çöpleri toplayan elemenlara kadar herkese çok teşekkür etmek isterim. Kahvaltı olarak UNO light ekmek arası ve EXOTIC sıkma portakal suyu sunuldu.


Ayrıca TÜLİN ŞAHİN  de kitaplarını ücretsiz, imzalayarak dağıttı, biz de hem faydalı, hem de renkli bir gün geçirmiş olduk. AYrıntılar düşünülmüştü, ambulansta hazır bekliyordu. Ayrıca yürüyüş süresince elemanlar tarafından serin su dağıtımı da devam etti.

Çok keyifliydi, TÜLİN ŞAHİN e ve UNO ya TEŞEKKÜRLER

6

İPEK BÖCEKLERİ

İpek böcekleri hep ilgimi çekmiştir. Bana baharın,yazın başlangıcı gibi gelirler. Kurtçuklar halindeyken, onların dut yapraklarıyla beslenmesi,küçüklerken azıcık azıcık yediklerinden bir-iki dut yaprağının yeterli olması… Hızlı bir büyüme gösterip,dut yaprağı yetiştiremez hale gelişiniz.Sonra da salgıladıkları bir svı ile koza örmeleri ve ağlarını atışlarını yakından takip ederek izlemeniz,içine kendilerini hapsederek, değişime uğrama süreci geçirmeleri… Daha sonrada kozayı delip kelebek olarak çıkmaları. Geçen yıl ipek böceklerimiz vardı. Yakından gözleme fırsatı buldum. Ard arda çekerek, bu gelişimsel süreci fotoğrafladım.Ancak ,evimize hırsız giripte laptoplarımız gidince en çok üzüldüğümüz şey, anılar ve çektiğimiz belgesel gibi resimler oldu. Çevremizdeki her varlığa aşina gözlerle bakıyoruz. Herbir canlının hareketlerini, gelişimini, ailesel yaşantılarını dikkat vererek incelesek, bunların tesadüfi olamayacağını anlayacağız. O ne muhteşem bir gelişim sürecidir.İmkanınız varsa ipek böcekleri edinip izlemenizi tavsiye ederim.

Özellikle çocuklarınızla birlikte bu işi yaparsanız,tatlı bir öğrenme süreci geçirirsiniz. Biliyorsunuz ya da sizi şimdilik ilgilendiren bir konu değil. Anaokulu, anasnıfı gibi kurumlarda ailenin de eğitimin içinde olmasına önem verilir. Program işleyişlerinde de zorunludur.Önerdiğim konu çok güzel bir aile katılımı örneğidir.

ipek

0

SBS

Hepimiz dünyaya gelirken ilk büyük sınavımızı veriyoruz. Zoru başararak ilk soluğumuzu alıyoruz. Bundan sonra hayatta kalabilmek için çabalıyoruz da, çabalıyoruz. Bitip tükenmeyen yaşama azmimizle mikroplarla savaşıyoruz, beslenme, uyuma, temizlik gibi temel ihtiyaçlarımızın karşılanmasıyla, duygusal yönden doyurulma ile mücadelemiz devam ediyor.

Başarmak, başarı hazzını yaşayabilmek güzel bir şey. Bizi daha motive eder ve kademeli bir şekilde ileri başarılar için kamçılar. Başarılı olmak hangi konuda başarılı olmak? Sınav başarısı hayat başarısı mı? Çocuklar her şarta karşı hayatta kalabilme becerisine sahip mi? Kendilerini güçlü ve güvende  hissedebiliyorlar mı? Tüm bu soruların yanıtını verebiliyor muyuz? Sınava hazırlanan, ancak özbakım becerilerini kazanamamış pekçok çocuğun olduğunu görürüz. Herşeyini annesinden bekleyen, sadece beslenip test çözen ve obez olmaya aday.

Çocuklarımızın okul başarıları ebeveynler olarak bizi çok ilgilendiriyor. Haklıyız da… Çocuklarımız yarınlara güvenle bakabilsin, iyi bir hayat yaşayabilsin, anne-baba olarak bizi aşsınlar, boynuz kulağı geçsin istiyoruz. Ülkemizin şartlarından dolayı da hepimiz bunu zorunluluk olarak görüyoruz. İyi meslek sahibi olmanın yolu da, iyi bir üniversiteye yerleşmekten geçiyor. Herkes artık eğitimin önemini kavramış durumda. Aileler akademik olarak çocuklarıyla anaokulu çağından itibaren ilgilenmekte. Hangi anaokuluna yerleştirebilirsem devamını yine aynı yerde okuturum düşüncesindeler. Hangi okulun, hangi isim yapmış öğretmenine kaydını yaptırabilirim arayışı içindeler.

İnsanlar dünyaya  belli bir zeka kapasitesi ile gelir. Önemli olan, bu kapasiteye olumlu çevre koşulları ile ulaşılıp ulaşılmadığıdır. Bizler elimizdeki olanakları tam olarak, tama yakın kullanmalıyız. Burada duygusal koşulları da gözetip ruh sağlığı yerinde bireyler yetiştirmeliyiz. Çocuklarımızın birer makina olmadığını onların da bizim gibi etten, kemikten varlık olduklarını unutmamalıyız.

Programlı olmanın önemi yadsınamaz. İhtiyaçlara yönelik olarak düzenlenmiş bir program herkesi mutlu eder. Sınava hazırlanmayı angarya olmaktan çıkarır. Ebeveynler olarak yeter ki ortak kararlarda buluşalım, çocuğumuza bunu hissettirelim, programın uygulanmasını yakından takip edelim. Çocuklarımızın duygusal dalgalanmalarını da dikkate alıp, zaman zaman esneklik paylarını da gözardı etmeyelim. Çünkü, çocuğumuzun hayatında sadece SBS yok. Bıktırıp, nefret ettirmeyelim. Ancak, belirli zaman dilimlerinin de önemli olduğunu, gayret göstermenin de gereğini kavratmış olalım. Çocuğumuz sevgimizden emin olsun, başarısı az ya da çok olsun ona karşı, sevgimizde değişiklik olmayacağını bilsin.

Sınavlara bir ay kadar zaman kaldı. Çocuklarımızın sağlığına biraz daha özen gösterelim. Havaların değişken olduğu bu dönemde üşütmemeye ve terletmemeye, terlerini korumaya dikkat edelim. Bunun yanında açık hava ve oyun ihtiyacını da unutmayıp, fazla yorulmayacak şekilde oynamalarına izin vererek, programımıza koyalım. Stres ve gerginlikten olabildiğince uzak tutalım. Ailevi sorunları mümkünse daha sonraya erteleyelim. Sınavın bilincinde olacak kadar stres te gerekli olacak strestir. Başarıya yönlendirir.

Sevgili yavrularımıza sınavlarında kolaylıklar ve başarılar diliyorum.