3

ÇOCUKLARINIZA LÜTFEN MUTSUZ OLMA HAKKI TANIYIN

                         

               Yazımın başlığı belki pek çoğunuza garip gelebilir. Çocuk gelişimi ve eğitimi uzmanı ve danışmanı için  bu nasıl bir eğitim yaklaşımıdır, diyebilirsiniz. Anne-babalar olarak çocuklarımız bizim en değerli varlıklarımızdır. Hayatlarımızı onların üzerine kurmuşuz, onları geleceğe hazırlamak için elimizden ne gelirse yapmak üzere sanki aportta bekliyoruz. Dünyamızın merkezine koyuyoruz. Onlar da bunun çok iyi farkındalar. Yaşları çok küçük olsa bile bu zaafımızı hissedebiliyorlar. Sevgi, çok yüce bir duygudur, insanlarda yaşanması belki çok doğaldır. Hayvan ve bitkiler bu duygudan bol bol yararlanıyorlar. Çiçeklerimize sevgi sözcükleri söylediğimizde, pozitif elektriğimizi yansıttığımızda daha çabuk büyüdüklerini ve çiçek açtıklarını gözlemlemişizdir. Hayvanlarda da, kurulan dostluklarla ilgili pekçok örnek yaşamışızdır.

Yalnız burada önemli olan sevginin verilmesinde karşı tarafta hissedilenler ve bunun o kişi üzerindeki yansımalarıdır. Hele ki söz konusu olan bizim en değerli varlıklarımızsa… Eğer sevgimizde ölçüsüzlük varsa, bizi ve yavrumuzu geri dönülmesi mümkün olamayan çaresizliklerin içine itebilir. Çünkü, eğitim süreci uzun ve meşakkatli bir süreçtir. Sonuçlarını görmeye başladığımızda da  çocuğumuz artık başedilemeyecek kadar büyümüştür, karakteri, kişiliği oturmuştur ve pek de fazla yapılabilecek birşey kalmamıştır.Bizde ebeveynler olarak sağlık sorunlarıyla ancak uğraşabilen yaşlı insanlar haline gelmişizdir.

Aldığımız ya da diktirdiğimiz bir giysiyi tam vücudumuza göre isteriz. Ne dar, ne de rahat olsun diye bol isteriz. Sevgi de  aynı şekilde. Eğer çocuğumuzu çok seviyoruz diye bazı ölçüler kaçmışsa, çok fazla ya da eksik geliyorsa sonuç içaçıcı olmaz.

Kendimizi çocuklarımızın salt mutluluğu için programlamışsak yanlış yapıyoruzdur. Mutluluk göreceli bir kavram, biz çocuğumuzu ne kadar mutlu etmeye çalışsak ta çabalarımızın beyhude olduğunu çoğu zaman görmüşüzdür. Çünkü bu, ayaklar altına serilen hazır bir edinilmişliktir. Kişinin çaba harcamasına gerek kalmaz. Ona sadece memnuniyetsizlik duygusunu yaşamak ve çevresine yaşatmak kalır.

İnsana emek vererek elde ettiği şeyler mutluluk verir. Mutluluk duygusu bana göre elde edilenler kolay, çabuk ve büyük  olursa küçülen, çaba ile elde edilirse büyüyen ve bize başarı hazzı veren bir kavram.

Çocuklarımıza hep verici olmayı bildik, başka türlüsü aklımızdan geçmedi. Size yine verici olmayı öneriyorum. Ama bu başka şekil bir vericilik. Çocuklarımıza can sıkılması hakkı tanıyalım… Çevremizde sürekli mutlu edilmeye çalışılmış, ama mutluluk duygusundan yorulmuş, artık onun için alışıldık bir durum olup, anlam ifade etmeyen yaşam biçimini anlatmak istiyorum. Bu çocuklar için kendi çaplarında her şey elde edilmiştir. Onları motive edecek pek birşeyleri kalmamıştır. Ailelerinin mutluluk çabaları içinde mutsuzdurlar. İşte tam bu noktada artık doyumsuzluk sinyalleri çalmaya başlamıştır. Lütfen ebeveynler, bırakın çocuğunuz mutsuz olma hakkını kullansın ve bunun nimetlerinden yararlansın.

Böyle birşeyin nimeti mi olur diye aklından geçirenler olabilir. Bu süreler bilgisayarın yüklenmesi gibidir. Yükleme işlemi olmadan en iyi şeyleri yapacak olsanız da yapabilme şansınız yoktur. Çocuk bu can sıkıntısı sürecinde kendi kendine kalır ve gizli kalmış yeteneklerini farkeder. Hayal gücünü aktif hale getirir. Mutluluğunun önemini anlar. Herkesin her zaman için mutlu olamayacağını anlar. İnsan hayatı sürprizlerle doludur, çocuk olumsuzluklarla her zaman karşı karşıya kalabilir; can sıkıntısı bu durumlar henüz yaşanmadan bir antrenman gibidir. Diğer kişilerin farkına vararak herkesin kendisi kadar şanslı olmadığını görür, yaşamının kıymetini bilir. Can sıkıntısından kurtulmak için kendine göre yeni uğraşlar bülur, resim yapar, kitap okur, koleksiyonculukla ilgilenir, öykü tasarlar, şiir tasarlar, okur, yeni oyunlar düşünür, belki odasını derler, toplar, dolabını düzenler, kişisel bakımıyla ilgilenebilir, kırılan, bozulan oyuncaklarının tamiri ile ilgilenir, bebeklerine elbiseler tasarlar, belki penceresinden bakarak ay ve yıldızların, gökyüzünün uçsuz bucaksızlığını yeniden keşfeder, onun derinliği içinde astral seyahate çıkarak ruhsal olarak arınır. Ya da pırıl pırıl güneşi görerek içi coşku ve huzurla dolar. Yaş özelliklerine, cinsiyete, kişisel özelliklere göre daha pekçok şey söyleyebiliriz, benim şu an için aklıma gelenler bunlar… Yani biz çocuğumuzu üretken hale getirmiş oluruz. Bu da haydi “şunu yap bunu yap” ın ötesinde bir durum. Çocuğumuzu kendi dinamikleriyle baş başa bırakmış oluyoruz. İsterseniz bir de bunu deneyelim ne dersiniz ?

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı / Eğitimci / Danışman        ÖZNUR DURUSOY

0

Anne Karnında ve Bebeklik Döneminde Gelişim Özellikleri

GELİŞME

Gelişme ardarda meydana gelen değişmeler anlamındadır. Gelişme çocuğun bazı dönemlerinde hızlı, bazı dönemlerinde yavaş olur. Çocuğun yaşamının çeşitli dönemlerinde değişik şekilde olan bu gelişme farklılıklarını EVRELER olarak nitelendirebiliriz.

Gelişme sırasında bazı değişmelerin basamak basamak meydana çıktığını görmemize rağmen bazı değişmelerin birden meydana çıktığını görürüz. Bu yeni davranışın özellik yönünden çok farklı olduğu görülebilir. Bu nedenle bir evre kendinden önceki evrelerin bir sonucudur.

Evrelerin bu sürekli gelişimi, başlangıçta fizik hareket biçimindeki davranışın giderek bilişsel davranışa dönüşmesi, olgunlaşmasının nedenidir. Davranış, bu süreç içinde bir evreden diğerine geçerken, daha çok karmaşıklaşmakta, farklılaşmakta ve bir sonraki aşama için birikim sağlamaktadır.

Çocuk yetiştirmek sadece onun fiziksel gereksinimlerini karşılamak değildir. İnsanın en belirgin özelliği olan düşünme ve yargı yeteneği, bebeklik ve ilk çocukluk yıllarında ki etkileşimin ürünüdür.

Çocuğun bilişsel gelişimini izlemek ve şekillendirmek, çocuğun bakımından beslenmesinden daha fazla önem taşır. Gerçek çocuk yetiştirmek çocuğun bilişsel gelişimini izleme ve ona şekil vermedir.

Verilen tüm gelişim göstergelerini normalinden çok önce atlayan bir çocukla, tüm göstergeleri geriden izleyen çocuk arasında, ileride bazı uyum farklılıklarının olacağı bilinmektedir.

Ayrıca çocuğun bazı göstergeleri devamlı önce, bazılarını da devamlı sonra atlaması çocuğun yeteneği konusunda bazı fikirler verebilir.

DOĞUM ÖNCESİ VE BEBEKLİK DÖNEMİNDE GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

Bebek ortalama olarak anne rahminde 280 gün kalır. Bu süre genellikle hücre, embriyon ve fetüs dönemi olmak üzere üç bölüme ayrılır.

Hücre dönemi döllenen yumurtanın bölünerek çoğalması, çoğalan hücrelerin organları oluşturmak üzere farklılaşmasıdır.

Embriyon döneminde bazı organlar meydana gelmeye başlar, canlının hatları belirlenir. Fakat canlının boyu 2.5 cm den fazla değildir.

Fetüs döneminde canlının ilik kemik hücreleri belirlenir. Daha sonra da çok hızlı büyür.

Bebeğin son iki ayı oluşma değil, olgunlaşma ve düzenlenme dönemi olarak kabul edilir. Birçok durumlarda gerekli ortam hazırlanırsa bebek bu iki aylık süreyi dışarıda da geçirebilir.

Anne ile bebeğin dolaşım sistemleri ayrı çalışır. Fakat bebek anneye göbek kordonuyla bağlı olduğu için annenin geçireceği ateşli hastalıkların çocuklar üzerinde anormallikler yaratacağı bilinmektedir.

Annedeki beslenme yetersizlikleri gelişen organizmada çeşitli olumsuz etkilere yol açar. Örneğin: Annenin yetersiz protein alması bebeğin kilo ve boyunu etkilemektedir.

Ayrıca annenin aldığı ilaçlar, içki ve sigara da bebeğin gelişmesinde olumsuz yönde etki yapar.

Annenin x-ışınlarının etkisinde kalması, anne ile bebeğin kan uyuşmazlığına sebep olmaktadır.

Annenin duygusal durumlarının bebeğin kişilik gelişimine de etki edeceği bir gerçektir. Çünkü duygusal durumlar kandaki kimyasal maddelerin değişmesine bile yol açmaktadır.

İnsan, hayatının hiçbir döneminde, doğum kadar çetin bir mücadele vermemiştir. Anne rahminde rahat bir hayattan sonra doğan bir bebek dış uyarıcılardan tedirgin olur. Bu doğaldır. İlk günlerde bebekler günlerinin %80 ini uykuda geçirirler. Fakat bu bir tam uyku değildir. Heyecanlarla doludur. Bebek 2-3 saatte bir uyanır. 

Nefes alışlar devamlı değişir. Bazı çocuklar da sessiz nefes alırlar.

İlk günlerde bebek etkilere karşı tüm bedeniyle tepkide bulunur. Açlık, rahatsız duruş ve acı ilk günlerin uyarıcılarıdır. Karmaşık refleks devinimleri gelişmiş durumdadır. Çocuğun nefes alması, emmesi ve yutması aynı anda olur. Çocuk bunu büyük bir zevkle yapar. Meme yerine kaşıktan yemek onun için acı bir deneyimdir. Çocuk için annenin memesini emmek büyük bir zevktir. Sağlıklı bir bebek yeni doğduğunda her ağladıkça emzirilmelidir.Günler ilerledikçe bebeğin emme sayısı 7-8 kez, emme süresi ortalama 15-25 dakika iken daha sonra emdiği öğün sayısı azalır. Bebek sadece beslenmekle  kalmaz, oral bir haz da duyar. Annenin sinirli ve sabırsız davranması bebeğin gerilimli bir kişilik oluşturmasına yol açar. Bebeğin beslenmesindeki zevkin bebeğin mutluluğunu olumlu yönde etkilediği bir gerçektir. Beslenmedeki düzensizlik çocukta kaygıya yol açar.

Bebek doğumunun ilk günlerinde beslenmeden kaynaklı olmayan ortalama 200 gr kadar kilo kaybı yaşar. Bebek ilk günlerde kafasını kımıldatamaz. Fakat karnının üzerine yatırıldığında suda yüzer gibi hareketler yapar. El ve ayaklarının parmakları mavi gibidir. Dolaşım tam değildir. Deri soyulması vardır. Doğumun ilk saatlerinde bebek dış dünyayı tanıma olanaklarından yoksundur. Göremez, koku alamaz ve işitemez. 3-4 haftasını fiziksel ihtiyaçlarını karşılama uğraşısı içinde geçirecektir. Tepkileri fazla ve kesindir. Gürültü ve ışığa karşı aşırı tepkide bulunur. Bebeğin dış dünyaya kapalı olduğu dönem, fazlaca duyarlı bir dönemdir. Her olayı bebek bilinç altına yerleştirir. Bunun için bebeğin bu dönemdeki hayatı iyi veya kötüyü ayırdetme dönemidir. Birkaç hafta devam eden “dış çevreye uyma” bundan sonra “süt çocukluğu “devresine dönüşür. Bebeğin ışığı keşfedebilmesi onun dış dünyayı dikkatle izlediğini belirtir. Işığı bebek ancak 4 haftada tanıyabilir. Artık, ışık bebek  için bir öğrenme aracı olmuştur. Renklerle ilgilenme bu haftalarda başlar ve bilişsel gelişme yolu açılır. Bu bebek için önemli bir özelliktir. Bebek önce görsel olarak öğrenmeye başlar. 5 haftalık bir bebek hareketli bir eşyaya dikkatle bakar. İlk haftalardaki boş bakışlar yerini dikkatli izlemelere bırakır. Ellerini tanıyabilir ve onları inceler. 3-4 aylık bir bebek zamanının büyük bir kısmını ellerini incelemekle geçirir. Elleri ile oynamak onun için en iyi bir oyun ve uğraşıdır. Bu dönem daha sonraki davranışlar için bir ön hazırlıktır. Hareket eden, değişik renkli cisimler bebeğin oyalanma aracıdır.     İlk haftada başını çeviremeyen bebek 2. haftadan sonra kafasını çevirmeye başlar ve görüş açısı genişler.

3. ayını tamamlarken görme ve işitme duyusunu koordineli bir şekilde kullanır. Bebek duyduğu sesin yönüne doğru başını çevirir ve bakar. Bu bebek için bilişsel bakımdan önemli bir gelişmedir. Duyulan ses ve bakışın aynı noktada buluşması bir zeka belirtisidir. Bundan sonra önemli bir gelişme olarak ilk gülümsemeyi görebiliriz. Bebekte artık duygusal alış-veriş başlamıştır. 

Yeni doğan bir bebekte en önemli yetenek davranışlarının düzenli ve tekrarlamalı oluşudur. Bunu emme davranışında görebiliriz. Bebekler genellikle 5 ya da 7 kez hızlı hızlı emdikten sonra bir süre dinlenir ve sonra yine emmeye devam ederler. Kurdukları düzeni devam ettirirler.      

Bebeğin doğuştan getirdiği özelliklerden bir diğeri de refleksleridir. Uzmanların birçoğuna göre “reflekslerin gelişmekte olan merkezi sinir sistemi ve dolayısıyla zihinsel güçle ilişkisi vardır”. Bazıları da bu görüşü kabul etmezler. Bebeğin bilişsel gelişiminin ilk testi belli reflekslerin ölçülmesi olmaktadır. Fakat reflekslerin zihinsel gelişimi ölçmede güvenilir bir yol olmadığını da bilmek gerekir.

BEBEKLİK DÖNEMİNDE REFLEKSLER

1-EMME REFLEKSİ

Bebeklıkte ilk görülen reflekstir.Bebek dudaklarının çevresine dokunan nesneyi ağzına alıp emmeye çalışır.Bebek ağzına yaklaşan bir cismi yakalama eğilimindedir.

2-İZLEME REFLEKSİ

Emme refleksine bağlantılı olarak görülür. Bebeğin ağzına dokunan nesneye doğru ağzını ve kafasını çevirme eğilimindedir. Ağzını açarak başını o yöne çevirir.

3-ÜRKME-İRKİLME REFLEKSİ ( moro )

Bebeğin başı geriye doğru düşerse ,kolları yana açılır,sonra göğüs genişliğinde yakalama durumuna geçer.Bebek uyurken gürültü yapılırsa bu refleksi görebiliriz. 3-4 ay sonra kaybolur.

4-YAKALAMA- KAVRAMA REFLEKSİ

Bebek eline dokunan nesneyi yakalar.Yakalama refleksi bebek anne karnındayken gelişir.Doğumdan sonra bebek el ayasına dokunan bir ipe asılabilecek şekilde onu tutar.

5- BABİNSKİ REFLEKSİ

Parmağımızla bebeğin ayak altına dokunursak bebeğin tüm bedeniyle açılma hareketi yaptığını görürüz.Birçok refleks doğumdan iki ay sonra merkezi sinir sistemindeki davranışlara geçer.İnsan bilişsel olarak geliştikçe ve beyin denetim sağladıkça refleksler yok olmaktadır.

BEBEKLİKTE GELİŞME DÖNEMLERİ

Psikolojik bakımdan bebekliğin ilk iki yıllıksüresi birbirinden farklı  dönemlere ayrılır. . .
Doğum haftası döneminde bebek doğumun fizik etkilerini taşır.Doğumdan sonra ilk haftada bebeğin yeni çevreye uyumu kurulur.Doğumdaki etkiler giderilir.                                       

Doğumun ilk haftasından sonraki 3 ayda bebeğin ağlama dönemidir. Ağlama önceleri bebeğin zamanının önemli bir bölümünü oluşturur. 3 aya kadar bedensel herhangi olumsuz durumda meydana gelen ağlama bundan sonra korku durumunda belirir.

Algılama dönemi, 3. aydan itibaren başlar.Bebek, çevresini gözü ile değerlendirerek psikolojik işlevlerini yerine getirir. Çevreyi gözü ile değerlendirmek artık ona sıkıntı vermeğe başlamıştır. Daha sonra şekillerin üç boyutluluğunu farketmeye başlar.Ellerini izlemesi, uzatılan bir oyuncağı gözü ile izlemesi bu dönemin başladığını belirtir. Öğrenme bu dönemde başlar.   

El ile gözün uyum döneminde ; bebek 4-7 aylar arasında gördüğü şeyleri yakalamada başarı kazanır. Herhangi bir oyuncağı yakalamasındaki başarı eli ile gözü arasındaki  uyumu belirtir. Refleks olarak kendini gösteren sıkı yakalama kaybolur. Eşyayı kavrama amaçlı olarak devam eder.

Duygusal tepki dönemi ; 1 yaşın sonuna doğru çocukta bilinmeyen korkuların meydana gelmesiyle kendini gösterir. Kısa bir zaman sonra kaybolur. Bebeğin , tanımadığı yüzlerden çekinme ve utanması bu tür duygusal tepkilerdir. Bu dönemde çocuk duygusal bakımdan zayıftır.

Genellikle 12-18 ay arası çocuklar yürümeye başlarlar.Yürümek, çocuğun hareketi yönünden önemli bir gelişmedir.Ylimeürüme ile birlikte birkaç kelime ile kendini ifade edebilmesi hızlı gelişmenin belirtisidir.

18. aydan sonra çocuğun dilini kullanması hızla gelişir. Çocuğun karşısındaki ile iletişimde bulunma davranışları fazlalaşmıştır.

Bebeğin hergün yeni gelişmeler gösterdiğini gören anne bundan büyük mutluluk duyar.Önceleri sadece fiziksel bir varlık olan bebek daha sonra nasıl tüm gelişmelerin varlığı olmuştur.İşte, bunu bilmek için en önemli şart annenin bebeği konusunda her şeyi bilmesi zorunluluğunu duyabilmesidir.Ayrıca  anne bebeğinin gelişimi konusunda bilinçli gözlem yapmalıdır.

Artık önemli varlık olan bebek, psikolojik bakımdan kişilik kazanmakta ve özellikleri değişmektedir. Bu özellik  değişiminde en önemli varlık annedir. Ancak, bu da çocuk bakıcılığı olmamalı,bilinçli bir annelik olmalıdır.Bilinçli annelik merak ve ilgi ile bütünleşir.İlgi ve merak, öğrenme isteği meydana getirir. Bu da olaya bilerek katılmayı meydana getirir. Her evrede çocuk ayrı ilgi ister. Hangi yeteneklerle geliştiğinin incelenmesi annenin en önemli görevlerindendir.

Anne doğumun ilk günlerinden itibaren bebeğin duyu organlarını izleyip gözlemleyerek gelişimindeki süreci kontrol altında bulundurmalıdır.

Bebeğin işitmesinin normal olup olmadığı:

Bir haftalık bebek emiyorken bir ses çıkarılmalı. Bebek emmesini bırakarak dikkat ediyor mu?

Önce verilen sesi vermeye devam etmeli. Bebek emmeye devam ederek sese alışmalı . Sonra durmadan farklı bir ses işittirilmeli.

Bebek yeni seste emmeyi durduruyor mu?

Görme-İşitme Uyumu:

Göz ile kulağın fonksiyonlarının uyuşması bebeğin en önemli gelişmelerindendir. Bu koordinasyon bebeğin bilişsel gelişmesi açısından da önem taşır.

Bir aylık bebeği duvara yaslanmış şekilde dik tutmaya çalışalım. Odada anne sesine benzer bir başka ses bulunsun. Anne bebeğin bir metre kadar solunda baş ve el hareketleriyle birşeyler söylesin. ( bebeğin dikkatini çekecek şekilde olmalı) Bebek annenin hareketlerini görmeli ve sesini işitebilmelidir.

Sonra anne hareketlerine devam etsin. Fakat sesini çıkarmasın. Daha önce kayda alınmış ses başka bir yerden aynı tonla devam etsin. Ses ile hareket ayrı yerde olsun. Bebek şaşkınlık gösteriyor mu?

Bu gözlemi dikkatle yapmak gerekir.

ŞARTLANMA İLE ÖĞRENME

Şartlanma öğrenmenin temelidir. Eğer organizma bir uyarıcı sonucu pekiştirilirse o uyarıcıyı seçer, onun kendisi için uygun bir uyarıcı olduğunu ayırdedebilir. Bebek bir durumda pekiştirilir, diğerinde pekiştirilmezse, şartlı pekiştirme yoluyla öncekini ayırdedebilmesini öğrenmiştir.

15 günlük bebeği sırt üstü yatıralım. İki ayrı ve değişik ses kaynağı bulunduralım. Bebek tam uyanıkken seslerden birini işittirelim. Sonra bebeğe sağ taraftan süt şişesini verelim, diğer sesi çıkaralım. Hemen, bebeğin sol tarafından süt şişesini verelim. Bu deneyi birkaç kez yapalım. (süt verme yönleri ve sesler değişmeden) Yarım saat sonra kafasını ve ağzını birincisi için sağa, ikinci ses için sola çeviriyor mu?

Bebek bunu kaç deneyden sonra öğrendi?

BEBEKTE DİKKAT VE UYANIKLIK

Dikkat ilk ayın sonunda başlar. Çocuk gürültüye göre kendini yöneltebilir.Parlak ışığa bakışını çevirebilir. Bu onun dikkatini çeker.

Bir aylık bebek uyanıkken yakınında yüksek sesle birkaç dakika birşeyler söyleyelim. Bebek kafasını ses yönüne çevirmeye, kulağını ses yönüne ayarlamaya çabalıyor mu? 

Yapılan gözlemler,bebeğin duyu organlarının nasıl çalıştığını gösterir. Çevreden gelen uyarıları almada, değerlendirmede, bilişsel gelişmenin oluşmasında, dikkat önemli yer tutar.

BEBEKLİK VE İLK ÇOCUKLUKTA BİLİŞSEL GELİŞME

Bebeklik yalnızca fiziksel yönden olgunlaşma olarak düşünülmemelidir.Bilişsel gelişmeninde bu çağda önemi vardır. Bilişsel gelişmede belli aşamalar vardır. Bilişsel gelişmenin başladığını gösteren belirti kas hareketleridir. Zekanın bebekteki gelişmesi bellidir. Fakat kesin sonuç verecek şekilde değildir. Zeka derecesini ölçmek mümkün değildir. Bu yaşta bebeğin beyin gelişimi tamamlanmıştır.

Bilişsel gelişme önceleri fizikseldir.Sağlıklı sinir sistemi fizik becerileri, hareketleri bebeğin bilişsel gelişmesinin temelidir. Çocukta gelişme süreci, ard ardına değişme anlamındadır. Önce fiziksel, motör gelişmeleri sonra düşünme, problem çözme dikkati çeker. Bu yaşta hareket ve duyu gelişimini zihinsel gelişim olarak almak gerekir. Kas gelişimi ve hareketteki başarılı oluş zihinsel gelişmenin belirtileridir, bu yaşta. Bu belirtilerin belli yaşlardaki görünümleri zeka ölçümü olarak düşünülebilir.

0-5 yaş arası bilişsel gelişme motör gelişme ile anlaşılmaktadır.

BİLİŞSEL GELİŞMEDEKİ ANA İLKELER

Bebeğin hareketi, hemen göz önündeki uyarıcının kontrolündedir. Göz önündeki şey kaldırılırsa bebeğin tepkisi görülmez.

Bebek dış dünyanın temsili yoluyla çevresini anlamakta, çekip çevirmektedir.

Zihinsel gelişme, bebeğin kendine ve başkalarına bazı sembollerle iletişimde bulunma yeteneğini içine alır.

Zihinsel gelişme, gelişen bebekle çevresi arasında sürekli etkileşime bağlıdır. B u özellik çevre ile kültürün, insan zihninin biçimlenmesinde esas olduğunu belirtir.

İnsanın bilişsel gelişmesi, bir yönden dilin gelişmesi anlamındadır. Bilişsel gelişme, aynı anda çeşitli uyarıcılara tepkide bulunma, türlü uyarıcıları değiştirerek kullanabilme, dikkat ve zamanı buna göre ayarlayabilme yeteneğinin gelişmesi anlamındadır.

0-2 YAŞ DUYUSAL  HAREKET DÖNEMİ

Bebeğin kas hareketleriyle bu hareketler arasındaki uyumu sağlaması ve öğrenmesi dönemidir. Canlının yaşamında en önemli şartlardan birisi de çevresini tanıyabilmesidir.

BEBEKLİKTE  DUYU ORGANLARININ GELİŞİMİ

İlk günlerde bebeğin gözleri korunma tepkisi ile çalışır.

İlk günlerde bebek sese karşı tepkide bulunmaz. Fakat tanır. 2-3 haftalık iken yüksek sese tepkide bulunur.

İlk ayın sonunda göz bir ışıkta ya da eşyada odaklanır.

Dokunma duyusu bebek doğmadan önce gelişmiştir.

Koku duyusu doğumda gelişmemiştir.

Tat duyusu ancak belirli tatları ayırabilecek şekildedir.

İkinci ayda 2-3 metre; üçüncü ayda 6-7 metre ötedeki eşyaları görür.

3. ayda bebek sesin geldiği yöne başını çevirir. Göz kırpma refleksi başlar.

6. haftadan sonra insan yüzünde gözü anlamaya başlar. A ğız ile burnu tanıyamaz.

3-6 aylar arası ellerini keşfeder. Dikkatle el hareketlerini izler.

5-6. aylarda çevresindekileri araştırır, eşyaları sallayarak seslerini dinler

6. ayın sonunda baktığı şeye doğru uzanarak eline alır ve hareket ettirir.

5-6.aylarda annesini başkalarından ayırabilir. Onu görmekten sevinç duyar. Gülümseyen yüzü algılar.

7-9. aylarda 1-2 hecelik sözcükler kullanır. Bu, aynı hecenin yinelenmesidir.(ma-ma , ba-ba)

Gözü ile yetişkinin gözlerini inceler.

8. ayın sonunda renkleri ayırdedebilir.

6-12. aylar arası gördüğünü taklit eder.

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı / eğitimci / danışman        ÖZNUR DURUSOY

0

Miki Rondu

     

           Çocuklar düz bir hat üzerinde yan yana sıralanırlar. Sol elin baş parmağı el açılarak burnun ucuna konur sağ el sol elin serçe parmağına sağ elin baş parmağı el açılarak dokundurulur.(nanik şeklinde)Çocuklar bir kız bir erkek olarak sıralanır. Bu arada BURNU UZUN  DİK KULAKLI MİKİ diyerek şarkısını söylemeye başlarlar. Kollar iki yanda , paralel bir şekilde öne ve arkaya doğru sallanarak UZUN KUYRUK derler. Ellerde işaret parmakları uzatılarak diğer parmaklar kapatılarak ÇÖP BACAKLI MİKİ derler. Bu arada eller önde çapraz yapılarak gider gelir.Sol el bele konarak sağ el sağ kulağın çevresinde işaret parmağı uzatılarak daireler çizerek ŞEYTANLIKTA BÜTÜN AKLI FİKRİ derken işaret parmakla şakaklara vurulur. Çocuklar oldukları yerde ayaklarını yere vurarak ritmik bir şekilde arkalarını dönerler.Bu arada MİİİİKİ MİİİİKİ MİKİ MİKİ FAARE diyerek ellerini bellerine koyarlar. Belden kırarak popolarını her iki yana sallarlar.

      NOT : Çocuklara miki başlığı giydirilebilir. Kırmızı üzerine iri beyaz puanlı elbise ve siyah alt tayt vs kull anılabilir. Uygun makyajla tamamlanır.

Çocuk Gelişimi ve eğitimi Uzmanı / eğitimci / danışman            ÖZNUR DURUSOY

3

Kemalettin Tuğcu Vardı

                          

 

 

               Çocuklar için günümüzde herşey çoğaldı. Yurdumuzda tüm bölgeler için aynı şeyi söyleyebilmemiz mümkün değil. Ancak bizler o günleri geçmişte yaşamıştık. Rengarenk, çeşit çeşit giysiler, neredeyse bir oda dolusu oyuncaklar, birçok basımevinin kitapları hep çocukları bekliyor. Bu kitapları incelediğimizde eğitici ve öğretici yanı ağır basan kitapların ihmal edilmediğini görüyoruz. Pekçok yayında da kaliteye, görselliğe ve çeşitliliğe önem verildiğini anlıyoruz. Genellikle çocukları mutlu eden, çocuğun kendi dünyası dışında başka olumsuz koşulları yaşayan çocukların varlığından habersiz hayatlar dillendiriliyor.Yaş gruplarının özelliklerini dikkate alarak biraz çocukları duygulandıran, hislendiren, kitaplara yer verilmelidir.

        Bunları  okuyan çocukların yürekleri yumuşar, bencillikten uzaklaşır, sosyal dayanışmanın temelleri atılır. ‘Hep bana, hep bana’ anlayışı yeşerecek imkan bulup, günümüzde pek çok kişide gördüğümüz şekilde palazlanamaz. KEMALETTİN TUĞCU işte bu anlayışa hizmet eden bir yazardı. Gözümüzden akan yaşlar kimsenin kuyusunu kazmamayı, kimsenin üzerine basarak yükselmemeyi, insanlara sevgiyi, saygıyı, vurdumduymaz olmamayı, zorluklar içinde yaşam mücadelesi veren insanları FARKEDEBİLMEYİ öğretti.

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı / eğitimci / danışman         ÖZNUR DURUSOY

0

Karne Günü

Bugün çocuklarımız ve biz veliler için en heyecanlı günlerimizden biri. Birinci dönemin sonunda ektiklerimizin yarısını hasat ettik. İkinci döneme birinci dönemdeki eksikleri gözden geçirip tamamlamaya çalışarak hazırlanacağız. Çocuklarımızın değerlendirilmelerine göre birlikte bir yol çizeceğiz. Anne babalar çocuklarına her zaman desteklerini hissettirmeliler. Bu gün için daha fazla önem kazanmakta. İlgili veliler çocuğunun karnesinde ne ile karşılaşacağını pekala gayet iyi bilirler. Karne günü evlerde çocukların tir tir titrediği ya da başarının çok abartıldığı gün olmaktan çıkmalıdır. Çocuklar başarıya kendilerinin geleceği için ulaşmaları gerektiğinin farkında olmalıdır. Çocuklarımızın kendilerini değerlendirebilmeleri de çok önemlidir. Çocuklar karnelerini almadan, aile birlikte eğitim -öğretim dönemini görüşmelidir. Her iki taraf için de olası sürprizlerin de önüne geçilmiş olur. Çocuklarımız çok önemli, ancak günümüzde ailelerde yoğun çalışma koşulları altında çalışıyorlar ve aşırı stres yükleniyorlar. Çoğu aile gerginliklerini tolere edebilecek olanaklara sahip değil. Büyük şehirlerde trafikteki mücadele ve zaman kaybını da düşünürsek bir kat daha zor olduğunu görürüz. Yani beklentilerde uzlaşmak gerekli. Oğlum Ahmet ve yeğenim Şebnemi de başarılı karnelerinden dolayı kutluyorum. Yıllarca verdiğim karneleri de ilk kez bugün vermemek benim için büyük eksiklikti. Sevgili öğrencilerime de buradan mutlu bir onbeş gün geçirmelerini ve başarı dolu ikinci dönem diliyorum. Değerli öğretmen arkadaşlarımın da her şeyin gönüllerince olmasını tüm kalbimle istiyorum. Bu arada yarıyıl tatilinin de dinlenme, eğlenme, eksikleri tamamlama, öğrenilenlerin tekrarlanması şeklinde iyi bir planlama ile değerlendirilmesi gerektiğini unutmamalıyız. Oyunun çocukların temel ihtiyacı olduğunu gözardı etmemeliyiz. Ancak, açık hava ve aktif oyunlara öncelik vermeliyiz. Yoksa süre tesbiti yapmadan tüm gün bilgisayar oyunlarıyla stres yüklenmelerine izin vermemeliyiz. Sağlıcakla kalın…

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı / Eğitimci / Danışman           ÖZNUR DURUSOY

0

Bak Postacı Geliyor

Bak Postacı Geliyor Selam Veriyor Herkes ona Bakıyor Merak Ediyor. Bu çocuk şarkısı sözleri ve müziği pek çoğumuza çok tanıdık gelir, hemen hemen herkes bu şarkıyı söyleyerek büyümüştür ve halen de anaokullarında çocuklara öğretilen hiç modası geçmeyen bir şarkıdır. İçinde bir samimiyet bir sevecenlik vardır. Ayrıca içinde çocuklara müzik yoluyla en güzel şekilde hissettirilen bir nezaket ifadesi vardır. Çok Teşekkür Ederiz Postacı Amca. Yapılan iş bir görev de olsa insanlara sıcak bir teşekkür ifadesi tüm yorgunluğu unutturur, yapılacak işlerde şevk ve istek uyandırır, insana insan olduğunu hatırlatır ve kişinin size insani duygularla yaklaşmasını sağlarsınız.

Çocuk gelişimi ve Eğitimi Uzmanı / eğitimci / Danışman              ÖZNUR DURUSOY

1

EĞİTİMİN BAŞLANGICI

Eğitim, genellikle bireyde istendik değişiklikler meydana getirme süreci olarak tanımlanmaktadır. Süreç dediğimiz kavram çocuğun anne karnında oluşmasıyla birlikte başlar denilmektedir, genellikle. Ancak ben bu süreci daha önlere alıyorum. Anne-baba adaylarının eğitimleri, yaşam deneyimleri, fiziksel ve ruhsal sağlıklarıyla birebir ilişkilidir diyorum. Anne-baba adaylarının birbirlerine verdikleri önem, birlikteliklerinin kalitesi, stres ve gerginliklerini aktarım biçimleri, ya da tolere edebilmeleri. Bu hususlar bebeğin içine doğacağı ortamı oluştururlar. Bebek anne karnında birçok şeyi hissederek ,yaşayarak geleceğinin puzzlelerini yavaş yavaş birleştirmeye başlar. Eğitim için zemin bu şekilde başlamış olur. İyi bir zeminin oluşturulmasında eğitim düzeyleri, iyi bir meslek sahibi olmak fiziki koşulları iyileştirebilir, bu bir gerekliliktir, ancak yeterli değildir. Anne-baba adayları çocuk eğitimi ile ilgili kaynakları okumalı, seminerlere katılmalı, konferans, panel gibi eğitim toplantılarından yararlanmalı, yazılı ve görsel basını takip etmeli, konusunda uzman olan kişilerden yararlanmalıdır. Çocuk eğitimi matematik gibi net sonuçlara ulaşılabilecek bir durum değildir. Birçok deneyimden geçmiş olmak, okunan birçok kaynaktan ,gözlemlerden sonra senteze ulaşmak gerekir.

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı / eğitimci / danışman            ÖZNUR DURUSOY